Ali esğer yoktu Küçükmüydü? Hayır,değildi Hepimizin aklını üstüstede koysalar Yine de azametini idrak edebilme kapasitemiz yoktur Konuşacak dili yokmuydu? Vardı. Ben kerbeladayken Onun dilinden daha iyi anlatabilen bir dil görmedim Ne zarif ,ne güzel hüseyn(as)’in mesajını aleme duyurdu
Güçsüzmüydü? Hayır, güçlüydü ki en iyi okçuyu onunla karşılaşmaya Savaş meydanına gönderdiler Yürümeye gücü yokmuydu? Vardı. Eğer gücü olmasaydı nasıl hala bize öncülük ediyor? Çocukmuydu? Hayır, büyükler bile onun karşısında Küçüklük bile değil Hiçlik hissediyorlar
Peki kimdi? Ali’miydi? Esğer,ne küçüklük unvanı, Nede çocukluk nişanıydı. Ona esğer dediler Çünkü bu alemde kalma zamanı Kerbeladakilerin hepsinden daha azdı
Muhsin ABBAS VELEDİ Ekim 2013 Kurban bayramı 1434
RUBAB’IN HİKAYESİ
RUBAB’IN HİKAYESİ Dünyaya geldiğinde bilmiyordumki Oniki aylık yılın sadece altı ayını Senin varlığından feyz alacağım Ne kadar zevklisin esğer! Deden Ali’nin ayını Bu dünyaya gelmek için seçtin Ve ne bahtiyardır recep ayı ki, Murtaza Ali ve Ali esğer’in Doğum günleri içinde yer edinmiştir.
Ali esğer yoktu senin bu alemdeki altı aylık varlığın bir ömür kadar bereket verdi dünyaya ey annesinin gönül meyvesi! Dünyaya geldiğin zaman İlk gözlerim gözlerine düğümlendiğinde Öyle bir gün geleceğini bilemezdim ki Kapanmış gözlerini izleyeceğim
Rubab’ın hikayesi Senin kapalı gözlerin Her zaman bana huzur verirdi Ama , çocuğun huzurlu uyuması Annenin içindeki denizlerin dalgalarını durgunlaştırır Ama annesinin bir tanesi! Uyanmak yoksa eğer o uykunun sonunda Dünyayı ateş sarıyor ki vücudumun her zerresini Hayatımın an be anında yakıp kavuruyor. Keşke insanlar gittiğinde Hatıralarıda yok olabilseydi! Keşke hiçbir zaman bana gülümsemeseydin! Gülen yüzünün yüreğimi dağlayan hatırası beni böyle yakmazdı
Ali esğer yoktu belki insanlar beni musibete uğramış hayallere dalmış sanıyorlar ama bırakta anlatayım herkes bilsin gülümsediğin zaman gökyüzü gülerdi ve ben görürdüm gökyüzünün gülüşünü gülücük seslerin yükseldiğinde melekler şehrini heyecanla dolar taşardı gülüşlerin bittiğinde bile melekler alemindeki heyecan tufanı daha dinmemişti bile
Rubab’ın hikayesi Esğer’im deden dedi: ((bebeklerin ağlaması lailahe illallah dır)) 1 Ben senin ağlamalarını Sadece bu söze içim hoş eder Katlanırdım Hıçkıra hıçkıra ağlamaların dik duran dağları eğerdi Hiç olurmuydu ağlamalarını duyup ta nefes almak? Bu ,lailahe illallah melodisi senin ağlamalarındı ki Zelzele boğazına tıkanmış yeryüzünü sakinleştirirdi Keşke anlayabilseydim Yezid ordusunun yüreğinin ne mal olduğunu ki Senin ağlamalarını duymadılar Ve yüreklerine bir iz bile bırakmadı
1.vesailul şie\cilt 21\sayfa447
Ali esğer yoktu Derler ki anne , bebeğini emzirdiğinde Canının öz ünü Ona veriyor Ama ben seni emzirdiğimde Hissederdim ki emdiğin her yudumla Bana yeniden can veriyorsun Eyer kerbelada binlerce kez öldüm ve sağ kaldımsa Sana o altı ay süt verdiğimde Binlerce kez senden canıma can aldığımdan Süt ağzına dolduğunda Ve ondan birazı Ağzının kenarından dışarı döküldüğünde Her bir zerresini melekler teberrük için Gök ehli aleminde paylaştırırlardı
Rubab’ın hikayesi Esğer’im istiyorum seninle Kerbelayı tekrar edeyim Her ne kadar kerbelayı tekrar etmek Benim için Can vermek hükmünde de olsa Senden aldığım canlarla Bir ömür defalarca can verebilirim
Ali esğer yoktu Yavrum! Yezid islam adına Müslüman cemaatin hükümdarlık tahtına kuruldu O susuzluğunu şarapla gideriyordu Ve yanında maymun oturtuyordu Ve babasının intikamını Pergambere(sav) okuduğu kafirce şiirlerle alıyordu Oturup kalktığı dostları şarap içen ve haram yiyenlerdi ki İçlerinde bedir ve huneyn savaşından kalma kinleri vardı Kadeh kadeh şaraplar İçlerindeki eski kinleri silmeye yetmiyordu
Rubab’ın hikayesi Oğlum! Bu hile pazarında Din Hükümdarlığın ticaret sermayesiydi Kimsede feryat etme cesareti yoktu Herkes dört elle hayatlarına sarılmış Dinlerini parça parça etmişlerdi Ve vicdanlarını Dünyanın ayakları önünde kurban ediyorlardı Yezit hükümdarlığında zelil olmak O cemaat için Feryat etmek ve can vermekten daha kolaydı
Ali esğer yoktu Esğer’im! Onların hayata bakışı Nefes almak ve el kol sallamaktan ibaretti Ve ölüm ,sine hapsindeki kalp atışının durmasıydı. Ama babanın hayatı anlatmasıyla Bunların hayat adına gönül bağladıkları şey, Yerden yedi kat göğe kadar farklıydı Hüseyn’in(as) bakışından Yezidin bayrağı altında nefes almak Tekrar tekrar ölmekti Ve yezidle savaşarak ölmek Hakiki hayattı.
Rubab’ın hikayesi Hüseyn (as) hayatı ölümsüzlüğe (ebediyete) bağlamıştı Ve bunlar hayatı alıp verdikleri Nefesle özetleyip yorumladılar Hüseyn (as)’in hayatı onların ölüm dedikleri şeyle Başlıyordu Ve ölüm hüseyn(as) nazarında hayat başlangıcıyken Onların bakışında hayatın üzerine çizilmiş iptal çizgisiydi Hüseyn(as)’in hayatı Gökyüzünde kök salmıştı Onlarsa gökyüzüne yabancıydı Ve onlar için yaşanacak tek yer Yeryüzüydü
Ali esğer yoktu Baban insanları hayata davet ediyordu Ve onlar babanın yolunun ölümle sonlandığını görüyorlardı Hüseyn(as) hayatı kulluk etmenin başka bir anlamı bilirdi Ve onlar para için kölelik yaparlardı Her gün köleliklerine yorumlar uydururlardı ki Günlük yaşam döngülerine kimse karışmasın
Rubab’ın hikayesi Esğer’im! Şimdi anladın mı neden yezidiler Arap oldukları halde Babanın dilini anlamıyorlardı? Baban feryat ettiği zaman Onu yabancı gösterdiler Hüseyn (as)hidayetten konuşurdu Ama onlar babanı isyankar saydılar Çünkü insanlar artık rahat yaşamaktan başka Hiç bir şey düşünmüyorlardı Rahat uykularına engel olan herkesi Mufsidu filerz 1 sayarlar Ve kanını dökmeyi helal ederlerdi
1.mufsidu filerz : yeryüzünde fesat eden
Ali esğer yoktu Baban onların uykusuna engelmiydi oğlum ! Uyumak insanlara bağımlılık yapmış adeta canlarıydı oğlum Baban onlardan canlarını istiyordu Ve onlar Allah’a bile canlarını vermezlerdi Ve sıfatlar yer değiştiğinde böyle olurdu : Muslih ,mufsid olurdu Ölümü hayat olarak adlandırır Ve yaşayan ölü sayılırdı
Rubab’ın hikayesi Esğerim ! Medine’den yola çıktığımızdan beri Ta kerbelaya kadar Kalp atış seslerin Kalp atışımın devamı gibiydi Doğrudur çocuk kalbi hızlı atar Tıpkı bir serçe gibi Ve büyüklerin kalbi daha yavaş atar Ama inan ki Annenin kalbi sesi Senin kalbinle aynı hızda atıyordu Mekke’deyken baban Haccı temettüyü umreyle değiştirdiğinde Burnuma kan kokuları geliyordu
Ali esğer yoktu Mekke’den kerbelaya kadar senin boğazın Anneye farklı parlıyordu Ben şimdiye kadar elime kılıç almadım Kılıçla savaşmayı da bilmem Neden bilmiyorum Mekke’den çıktığımızda Seni her kucağıma aldığımda Elimde kılıç varmış gibi hissettim Ninni söyleyip salladığımda Coşkulu bir kılıç temrini yapıyormuş gibiydim
Rubab’ın hikayesi Mekke’den çıktıktan sonra Senin yanında erkek gibi hissediyordum Artık kendimi kerbela kafilesindeki bir kadın gibi görmüyordum En iyi silahlarda donanmış bir asker gibi görüyordum ki Kafiledeki hiçbir erkekte yoktu Garip bir histi annem! Hem seviyordum hem korkuyordum ondan Kendimi babanın askerlerinin safında gördüğümde Kanatlanıp göğün yedi katına uçuyordum Ve senin zayıf ve narin bedenini kılıç gibi gördüğümde ki Düşmanın kana susamış kılıçlarıyla teke tek savaştığını Kahrımdan erirdim Yerin içine girmek isterdim
Ali esğer yoktu Mekke’den kerbelaya giderken günler çok hızlı geçiyordu Çocuksu gülüşlerinin tatlılığı Benim için yüzlerce kat fazlalaşmıştı Gözlerini açık gördüğüm her an Benim için bir ömür yetecek kadar Ganimet olmuştu Esğer’im! Kerbelanın kokusu burnuma geldiğinde Ayrılık kokusunu hissettim Kerbelaya vardık ve Çadırlar birbirinin ardına Dikildi Savaş borazanının sesi Feleğin kulaklarını sağır etmişti
Rubab’ın hikayesi Keşke yezidin ordusunda biri çıkıbta Babanın günahının ne olduğunu söyleseydi Babanın günahı neydi? O Muhammed(sav)’in dinini yaşatmak istemiyormuydu? Yoksa babanın karşısındaki insanlar kendilerini Muhammed(sav) islamını kabul eden Müslümanlar olarak görmüyormuydu? Yoksa bunlar duymadılarmıki Allah’ın resulü Babanı kendisinden ve kendisini babandan saydı buyurdu ki: “huseyn u minniy ve ena min huseyn” 1
1.hüseyin bendendir ve ben hüseyin’denim kamil el ziyarat/sayfa 52
Ali esğer yokdu Yoksa Muhammed “sav ”değilmiydi ki Baban ve amcanı cennet gençlerinin ağaları olarak adlandırdı? 1 Bu insanlar nasıl yezidin emrine kulak veripde İnançlarını kalplerinden sildiler? Babanın günahı neydi? Yoksa baban bu insanlara hükümdarlık mı yapmak istiyordu? Bu insanların fikirleri ne kadarda kısa kalmış! Birazcık düşünmek ne kadar sermaye istiyor Bunlar böyle ondan kaçıyorlar? Bunlara anlatacak kimse yokmu ki Göklerin hükümdarlığı onun elindeyken Neden o insanlara hükm etmek istesinki Allah’ları dinarlarıdır Ve kıbleleri yezidin sarayı?!
1.men la yehzere el fegiyeh \cilt 4 \sayfa 179 Rubab’ın hikayesi Sizin gibi insanlara hükm etmek Çok mu değerliki hüseyn(as)gibi bir aziz onun peşinde olsun? O eğer hükümdarlık peşinde bile olsa Bunun nedeni Adalete susamış hak peşinde olmasıdır Hüseyn(as) Ali(as) mektebinin talebesidir O Ali(as) ki hepinizin dünyasını toplasalar onun için Keçinin burnunun suyu kadar bile değeri yoktu Hüseyn(as) hakkında ne düşünüyorsunuz?! Hükümdarlık Hüseyn(as) için zahmetti Eğer ilahi emir adil hükümdarlık için olmasaydı Bir an bile hükmetmeyi düşünmezdi
Ali esğer yoktu Hüseyn(as)’in günahı neydi? O yezide karşı durmuştu Yoksa bu günahmı? Yezid o ümmete hükm ediyodu ki Peygamberi Muhammed (sav) di Muhammed (sav) koyun derisinin üstüne otururdu Ve yezid mücevherlerle kaplı tahtına kuruluyor Muhammed (sav)kille kaplı evde yaşardı Ve yezid felek vurmuş bir sarayda nefes alıyor
Rubab’ın hikayesi Muhammed (sav) ekmekle tuz yerdi Ve yezidin rengarenk sofrasını Sabah öğle akşam Sermek için hizmetçiler gerek Muhammed (sav)semersiz katıra binerdi Ama yezidin atının semerindeki mücevherlerle Onlarca at satın alınabilirdi Muhammed (sav)kendi elleriyle süt sağar içerdi Yezidde kendi elleriyle şarap doldurup içerdi Muhammed (sav)fakirlerle oturur kalkardı Ve yezid fakirlikten habersiz ,dergahına bile fakir kabul etmezdi Muhammed (sav)çocukları sırtına alırdı Yezidse omzuna maymun koyardı
Ali esğer yoktu Muhammed (sav)geceleri sabahlara kadar ibadet ederdi Yezid geceleri sabahlara kadar eğlenceler düzenlerdi Muhammed (sav)’ in maksadı tohiddi Ve yezid kafirce şiirler okurdu Peygamberle hükümdarları arasında nasıl bir benzerlik gördüler de Böyle peygamber yadigarından gönül kestiler Ve karşısında saf tuttular?
Rubab’ın hikayesi Esğer’im! Kerbelada yezidin hunhar cemaatini gördükten sonra Korkuyordum ki bunlar Tarihi öyle bir değiştirirler ki Dünya var oldukça Babanı harici (yabancı) bilsinler Harici ne demek biliyormusun? Hak olan imamın aleyhine isyan eden demek Yezidi hak olan imam bilip Hüseyni(as) isyankar ,eyvah bu musibete
Ali esğer yoktu Bir şeyler yapmak zorundaydık Her birimiz bir yükü sırtlanmak zorundaydık ki Tarih Yolunu kerbelada kaybetmesin Bunlar ki vücutlarının her zerresi haram lokmayla gelişmiş Boğazlarından ve şehvetten başka Allah’ları yoktu Hiçbir yalan ve iftiradan çekinmezlerdi Esğer’im! Bir şeyler yapmak zorundaydık Herkes kendi payına düşeni
Rubab’ın hikayesi Baban atının üzerine bindi Düşman ordusuna dönerek söze başladı Babanın ses tonu öyle iç yakıcıydı ki Heymelere ateş düşürdü Herkes inliyordu Hüzün tozu sarmış yüzlerine Göz yaşları akıyordu
Ali esğer yoktu Baban diyordu: ((cemaat !,sözlerime kulak verin ,ve savaşmak için acele etmeyin))1 Ben babanı tanıyordum ve biliyordum ki Şehadet kucağı ona Çocuk için Anne kucağından Daha sıcaktır Ama baban omzunda bir yük görüyordu Hem de bu cahil hunhar cemaat karşısında Bundan daha fazla keramet olur mu? ki Hüseyin (as) kendini bu cemaate borçlu bilip Onların hakkı altında görüyordu
1.el irşard fiy muarif hucecullah eli el ibad \cilt 2\sayfa 97
Rubab’ın hikayesi Baban buyurdu: ((sizin hakkınız benim boynumadır ve bana vaciptir ki Size nasihat edip uyarayım))1 Babanın kalbi gül yaprağından bile inceydi oğlum! Bizim ağlamalarımız onu mahvediyordu Konuşmasına başlamadan önce Kardeşi Abbas’ı(as) ve ağabeyin Ali Ekber’i(as) Heymelere ehli haremi sakinleştirmeye yolladı Baban kardeşine ve ağabeyine dedi ki: ((kendi canıma ant olsun ki bundan sonra Çok ağlayacaklar))2
1.heman 2.gisse kerbela \sayfa 260
Ali Esğer yoktu Abbas’ın(as) çehresinin güneşi heymelere doğduğunda Ali Ekber(as)in adımları heymelere vardığında Hepimiz sakinleştik Ama ne sakinleşmek?! Baban sakin olmamız için emir vermiş olmasaydı Herkese feryat etmeleri için emir verirdim ki Babanın sesini kimse duymasın diye Babanın sözlerinin her kelimesi Patlayan volkan gibi İçimize akıyor Kırılmış kalplerimizi yakıp küle çeviriyordu
Rubab’ın hikayesi Baban diyordu: ((ey millet! Hafızalarınızı gaflet ve cahillik kayalarının altından çıkarın ve bakın ben kimim kendinize gelin kendinize sorun ve kendinizi yargılayın ve bakın acaba bana hürmetsizlik etmek ve beni öldürmek bana Revamıdır ))1
Ali esğer yoktu Esğerim! Ben babanı tanıdığım için bu sözler asla Yalvarmanın kokusunu bile içermiyordu Baban Allah a kavuşmak için; üstelik Kanlı bedenle, saniyeleri sayıyordu Ama eğer bu sözleri dile getirseydi Arzuluyordu ki; hatta eğer bir kişiyi Allah’ın azabının ateşinden dışarı çekebilsin
Rubab’ın hikayesi Kimse ondan daha iyi Allah’ı tanımıyordu O iyi biliyordu ki eğer bu cemaatin eli Peygamberin torununun kanına bulanırsa Allah Allah oldukça ki her zaman Allah var olacak Bu insanların evi cehennemdir ki Ateşi Allah’ın azabının alevidir Keşke o cemaatten birisi bile Bu hakikati anlayabilseydi. Ali esğer yoktu Yezid ordusunun kalpleri ölmüş askerleri Babanı tanıyorlardı Ama baban yine de kelimeleri İlahi nefesiyle birleştirerek kendisini tanıtmaya başladı: ((ben sizin peygamberinizin kızının oğlu değil miyim? Yoksa bu karşısında durduğunuz Ali’nin oğlu Hüseyn(as)Muhammed(sav)’in vasisi değil mi? Hamza’yı ki tanıyorsunuz? Şehitlerin seyyidi O ki gurbette yalnızlığın en zor anında bile peygamberinizin arkasındaydı. Yoksa Hamza benim amcam değil mi?
Rubab’ın hikayesi Cafer tayyar da yeryüzünde ve gök de İnsanlar ve melekler arasında şöhret sahibidir O ki Allah iki keramet kanadı ona hediye etti Cennette uçabilmesi için Yoksa Cafer tayyar ,benim amcam değil mi? Yoksa siz bilmiyormusunuz peygamberiniz Benim ve ağabeyim hakkında ne dedi? Yoksa ((hasan ve hüseyn (as)cennet gençlerinin efendileridir)) Muhammed(sav)’in sözleri değilmi?))1
1.heman
Ali esğer yoktu Nazlı gülüm! Bu hutbenin her cümlesiyle Biz ölüp, ölüp diriliyorduk Ve o arada babanın dilinden öyle bir söz döküldü ki kalbime bastığı dağ hala İçimde ağrımakta Baban dedi ,hemde nasıl yakıcı söyledi: ((eğer sözlerime inanmıyorsanız Ve konuşmamdaki sadakatten şüpheliyseniz Birincisi bilin ki… Allah’a yemin ederim ki Allah’ın yalancıları düşmanı gördüğünü Bildiğimden beri Asla yalan söz söylemedim))1
1.heman
Rubab’ın hikayesi O ((birincisi bilin ki………)) Demesiyle içimize ateş düşürdü İçimden dedim Hüseyn! Yeter artık ne olur (( ikincisi de…………..))diye devam etme Yada bırak feryat edelim ama o Ciğer yakan sözleri duymayalım Ama baban sözlerine devam etti: ((ikincisi de bilin ki… eğer sözlerime inanmıyorsanız aranızda doğruluk ve dürüstlükleriyle meşhur insanlar var ki benim sözlerimi onaylayacaklardır.
Ali esğer yoktu Cabir ibni Abdullah dan Ebu seid i khederiden Sehl ibni seed saidi den Zeyd ibni ergem Ve enes ibni malik den sorun Size peygamberden anlattıklarımı Tekrar anlatsınlar da Sözlerimin doğruluğu sizlere ispatlansın Yoksa bu tanıklar ve kanıtlar Benim kanımı dökmenizi engellemez mi?))1
1.heman
Rubab’ın hikayesi Esğer’im! Zaman ne kadar boşa yol kat etmiş olmalı ki İmam sözünün ispatı için bir zamanlar Arkasında saf tutana tevessül etsin? Bu ne kadar mazlumluk dur!? Cabir ibni Abdullahlar Eğer sadakatten bir renk almışlarsa Bunun nedeni vücutlarını babanın muhabbet Deryasına daldırdıkları içindir. Ama şimdi baban sözlerinin yalan Olmadığının ispatı için cabirleri öne sürmektedir
Ali esğer yoktu oğlum! Onlar babanın sözüne inanmadılar ve Baban nesline dönerek dedi: ((yoksa siz bundan da şüphe ediyorsunuz ki Ben sizin peygamberinizin kızının oğluyum? Allah’a yemin ederim ki bu dünyanın doğusundan Batısına kadar hiçbir yerde benden başka Peygamber kızının çocuğu yaşamamaktadır Vay sizlere! Yoksa hüseyn sizlerden birini mi öldürdü ki Onun kan hakkını benden istiyorsunuz? Yoksa mallarınızımı heba ettim Veya boynumda kısas hükmü varda onumu talep ediyorsunuz?))1
1.heman\sayfa98
Rubab’ın hikayesi Herkes sessizdi Kimse konuşmuyordu Konuşacak söz yoktu Bu dünya vurmuş cemaatin içinde kufelilerde vardı ki Kendileri mektuplarında yalvarıyor ve İmamın Medine’den kufeye gelmelerini istiyorlardı Baban cemaatin sessizliği karşısında Feryat etti: ((ey şebes ibni rebeyi! Ey hucar ibni ebcer! Ey geys ibni eşes! Ey yezid ibni haris! Yoksa siz bana mektup yazmadınız mı? Meyveler olgunlaştı ve topraklar yeşerdi Eğer gelirsen Tam teşekkürlü bir ordu hizmetinde….?))1
1.heman.
Ali esğer yoktu o arada kufelilerden biri seslendi: ((biz ne diyorsun bilmiyoruz! Ama eğer amca oğlunun emriyle teslim olursan İyilikten başka bir şey görmeyeceksin)) Ben bilmiyordum ,neden bu cahil insanlar Kendilerini gaflete salmış ve Unutmuşlardı ki Hüseyn(as)dikenler üstünde sürünür Ama asla kendini zillete düşürmezdi. Bu iki kelime Hüseyin (as) ve zillet Birbirine ters yönde giden iki çizgi gibiydi ki Kıyamete kadar gitseler de Bu alemin hiçbir yerinde asla birbirine yaklaşmazlar
Rubab’ın hikayesi Babanda her zamanki gibi Ne iyi o kufelinin cevabını verdi: ((hayır ,Allah’a ant olsun ki elimi Zelil ve aşağılık insanlar gibi Sizin elinize koymayacağım Ve sizin karşınızdan Köleler gibi kaçmayacağım))1 Eğer bu cemaat taş olsaydı Hüseyn(as)’in kelamının her harfiyle Zerre zerre olurdu Taştan daha katı ne var ki Bunları ona benzeteyim?
1.heman.
Ali esğer yoktu Esğer’im! Bu cemaat ,o kadar haram yiyenlerdi ki Hüseyn(as)’i katletme hayasızlığı Onlar için iftihardı Dünyevi kulakları Babanın semavi sesini duymuyordu benim içinki babana gönül bağlamıştım saatler saniyeler kadar hızlı geçiyordu düşman ordusu hazırlanıyordu onlar emir almışlardı ki hüseyn(as)’i inci gibi ele geçireceklerdi
Rubab’ın hikayesi Ömer seed Kine ve adavet okunu Taş kesmiş kalbinin ve tıkanmış boğazının Yay kabzasına koydu ve Düşmanlıkla dolu kalbinden güç alan eliyle Yayı gerdirerek çekti Ve şeytanın emriyle ki onun Allah’ıydı Oku fırlattı ve haykırdı: ((hepiniz şahit olun ki Hüseynilere ilk oku fırlatan kişi bendim)). O andan itibaren Kerbela kan rengi aldı esğer!
Ali esğer yokdu Oğlum! Bırak masalın burasından Döneyim ve kendimi heymegaha bırakayım Ve anlatayım gitmenin hikayesini . Hayallerle hoşnut olalım. Sakin ol esğerim! Gönlümün meyvesi! Amcan Abbas(as)’ın cesurca dün akşam Heymelere getirdiği su tükendi annem!
Rubab’ın hikayesi Ağlama benim huzurum! Sakin ol Allah’ın azizi! Babanın kalbi dostlarının şehadetlerinin yarasından Parça parça olmuş Gözyaşlarının tuzu, babanın yaralarını daha çok yakıyor azizim! Çırpınma tatlı küçüğüm! Habib ibni mezahir ve Müslüm ibni evsecenin acısı Babanın ömründen ömür aldı Ben babanı tanıyordum Ve biliyordumki o muhabbet dağıydı Hıçkırarak ağlamaların Dizlerini titretiyordu
Ali esğer yoktu Ali can ! oraya bak O Ali Ekber(as) babanın karşısında Nasılda edepli duruyor ve konuşuyor Sessiz ol da dinleyeyim Aşık ve maşukunun sözlerini. Hayır ,feryat et! yüksek daha yüksek sesle esğer’im! Ekber (as) savaş meydanına çıkmak için izin istiyor Ve baban hiç beklemeden izin veriyor Hüseyn(as)’in kalbinin düğümü Ekber(as)’in aşkının iplerine Bağlı olmasıyla meşhur dur sema ehlinde Eğer Ekber kanatlanıp uçarsa Kırılır hüseyn(as)’in kanadı kolu.
Rubab’ın hikayesi Oğlum! Bak! Başını öne eğmiş. İnciden gözyaşları Cennetlik yüzünü süslemiş Bu damlaların her biri, sel gibi Alemi sular altına götürüyor Allah ne kadar Mihriban ki ,hala bu cemaate Nefes almaları için mühlet vermiş.
Ali esğer yoktu Hüseyn(as)’in gözyaşları melekler diyarını Birbirine kattı esğer’im! Eğer Allah’ın lütfu rahmeti olmasaydı Hüseyn(as)’in yere damlayan ilk göz yaşıyla Ruhlarımız gökyüzüne uçardı. Allah’ın kerbelada bize verdiği bu dayanma gücü Öyle bir mucizedir ki; burnuna yaşam kokusu Değen her kafiri bile Müslüman eder.
Rubab’ın hikayesi Kalk esğer’im! Ağlama yeter artık. Haremin kızları ve kadınları Ekber(as)’in etrafını sarmış Kalk bizde ona yalvarmak için yanına gidelim Herkes yalvarıyor: ((Ekber! savaş meydanına gitme! Biz seni kaybetmeye dayanamayız Ekber!))1 Esğer’im! Sen neden bir şey söylemiyorsun? Sende yalvar! Muhammed gözlü Ekber’in gözlerine yürek çalan bakışlarınla bak Belki meydan a gitmekten vazgeçer.
1.megtel_elhuseyn mugerrem \sayfa237.
Ali esğer yoktu Yalvarıp yakarmalar bir yere varmadı ve Ekber(as)meydana gitti. Görüyor musun hüseyn(as) nasıl Bakışlarının yaprağını yaşla dolu göz kasesine atmış Ve bu kasedeki yaşları Ekber’in arkasına serpmekte? Baban Ekber(as)’e mersiye okuyordu: ((Allah’ım! Sen bu millette bana şahit ol ki Allah’ın resulüne suratı ve sireti en çok benzeyendi Peygamberi görme özlemi İçimizi yaktığında Ekber’e(as) bakmaktı ki özlemimizi gideriyordu))1
1.el lehuf ela getlil tufuf \sayfa 113.
Rubab’ın hikayesi Gel heymeye geri dönelim esğer’im! Sakin ol Su yok Sütüm yok Heymenin hali havası ateş almış Ekber’in yokluğundan Sende çocuksu iniltilerinle Ateş üstüne ateş olma annem!
Ali esğer yoktu Tatlı yavrum! Ekber’(as)in acısını anlatmaya benim gücüm yok Bu kadarını bil ki Ekber (as) gitti Ve hüseyn(as)‘i öyle dağladı ki Yerin göğün içini hala yakmakta . Ekber (as) gitti Ama susuz dudaklarla gitti Ve bu yani esğer’im! Su bekleme.
Rubab’ın hikayesi Haşimiler biri diğeri ardına Meydana gidiyorlar ama geri gelmiyorlar ve Geri getiriliyorlardı Anlar babanın yalnızlığının dostu olmuş Her an Baban bir öncesinden daha da yalnız Dün gece yarların sesi, kuran rengi almıştı Bu gün naaşları kerbelayı kan rengine buladı Baş bedenden ayrı yerde yatanlar dün heybetli boylarıyla dimdik Hüseyn(as)’in heymesini koruyan bekçilerdi Ve bugün hüseyn(as) bakışlarıyla kanla süslenmiş naaşlarıyla Anbean konuşuyor.
Ali Esğer yoktu Nasıl gurbet! ne zor yalnızlık ki Ağırlığı göğün boynunu büküyor! Babanın gözü önünde sıralanmış naaşlar Yaradan’ın dürdaneleriler ki tane tane Canan a can verdiler Ve dosta doğru kanat açtılar uçtular Oğlum! Dayan ,belki su gelir Amcan meydana çıkmak kastında Baban meydana çıkmasına izin verdi Hem de dudağımın yanından tebessüm Geçirecek kelamla Baban amcana buyurdu: ((git; ama bu çocuklara su getir))1
1.megtel el huseyn mugerrem \sayfa 237.
Rubab’ın hikayesi Doğrumu duydum esğer! İnan ki doğru duydum. Doğru duyduğumun kanıtı Amcanın yanındaki meşkdir1 Sen emin ol ki amcanın sırtında boş giden meşk Boş geri dönmeyecek
Meşk :içine su doldurulan kap ,matara
Ali esğer yoktu Esğer’im ağlama! Ağlamak yerine gel beraber dua edelim ki Amcan su dolu meşkle çabuk dönsün Annesinin canı ! küçük ellerini göğe doğru kaldır Her dua ettiğimde amin de Nazlı yavrum! Ellerini kaldıramıyormusun? Susuzluk ateşi güçsüz mü düşürdü? Tüm gücünü hıçkırarak ağlamaya mı harcadın? Olsun ben ellerini tutup göğe kaldırırım. Ağlamalarını dualarıma amin sayarım.
Rubab’ın hikayesi Allah’ım! Esğer(as)’in ağlamaları Bana yalvarmasından Oğlum susuz Küçük ciğeri yanıyor! Siyah gözlerinin Bakmaya hali yok Allah’ım! Abbas(as)’ın meşkini Suyla doldur ki Altı aylık askerim savaşacak gücü bulsun.
Ali esğer yoktu Esğer’im amin de! Ağlamalarınla İnlemelerinle Hıçkırmalarınla Amin de, ama amin dedikten sonra sakinleş. Annen dağ olsa Dağ demirden olsa Demir işlenmiş de olsa Senin dayanılmaz inlemelerin karşısında Erir su olur.
Rubab’ın hikayesi Hayır, amin deme yada, amin de Ama bu duama esğer! Allah’ım Hüseyn(as)’e güç ver ki Abbas’(as)ın acısına dayanabilsin. Amin de esğer’im! Babanın boynu büküldü amcan Abbas(as)’ın acısından Baban döndü Ama amcan yerine Onun acısını kendiyle getirdi Baban yalnız kaldı oğlum!
Ali esğer yoktu Esğer’im! Artık kimse yok Babanın( yok mu bana yar olacak kimse) sözüne Cevap verecek Şimdi senin sıran Ki meydana sahip çıkasın Hüseyn(as)’in büyük askeri !ayağa kalk! Sen hüseyn(as)’in evladısın Sen Fatime(sa)’nin soyundansın Savaş usulünü biliyorsun Fatime(sa)’nin evlatları bilirier ki Nerde kiminle nasıl savaşılır. Ayağa kalk ve savaşma hünerini aleme göster.
Rubab’ın hikayesi Yoksa görmüyor musun baban bir tek başına düşmanla savaşmaya gitti? Neden oturmuş ve huzursuzsun? Baban, yorgun meydandan dönmüş Ve seni istiyor ;ama neden halan zeyneb(sa)’den Belki de bakışlarının susuz evladı için su bekleyen Annenin gözlerine bakamadığı için ve……… Her ne ise kalsın.
Ali esğer yoktu Ayağa kalk esğer! komutanın hüseyn(as) seni istiyor Sen eğer savaş meydanına gidersen Güya ben savaştım Savaş feyzini annenden esirgeme! Aferin annesinin hoş kokulu gülü ki Halan zeyneb(sa)’in kucağına oturdun Ve şimdi babanın elleri halanın ellerine uzanıyor.
Rubab’ın hikayesi Ne yürek çalan ve dayanılmaz bir resim Hüseyn(as) Zeyneb(sa) Esğer(as) Kolları boş hüseyn(as) Kollarında esğer zeyneb (sa)’in Ve şimdi Kolları boş zeyneb(sa)’in Kollarında esğer var hüseyn(as)’in Bakışları halsiz esğer(as) çekingen bakışlarla baban Ali esğer yoktu Aferin annesinin kılıcı! Nede güzel babanın kollarında sakinleştin! Senin savaş meydanın burası; heymelerin yanı. Düşmanlar seninle yakından Savaşmaya cesaret edemiyorlar O yüzden seninle uzaktan savaşmaya hazırlanıyorlar Rubab’ın hikayesi Biri en donanımlı okunu yayın kemanına taktı Diz çöktü Nişan aldı Benim söyleyecek gücüm yok Bırak bur dan sonrasını masalcı ok dan duyalım: (( yıldız gibi Gece vurmuş kerbelanın semasında parlıyordu. Latif ve incecikti Gül yaprağı gibi. Boğazının beyazlığını diyorum Hala bebek gibi kokuyordu.
Ali esğer yoktu Ona baktığın zaman Gözlerinin kıblesi oluyordu. O sana baktığında Ölmekle kalmak arasında kalıyordun Büyük bir yürek istiyordu ki Gözleri gözlerine baksın Ama kalbin atmaktan durmasın. Kucağına aldığında Yanında nefes almak istersin Ve arzu edersin ki Keşke nefesin tek taraflı olsa Aşağıdan yukarıya ki Sadece koklayasın Ve bir an bile burnun cennet kokusundan mahrum olmasın.
Rubab’ın hikayesi Bebek kokusu Cennet kokusuyla karıştığında Çift kokulu iksir olurdu ki Ölüyü bile diriltirdi Güldüğü zaman Yeryüzü sakinleşirdi Ağladığı zaman Arşı titretirdi Açıklaması sonraya kalsın. Gelin o parlak yıldıza dönelim Gerdanı ak olanı diyorum Şeytan gözlü Ona baktığında Tamah kıvılcımı aldı
Ali esğer yoktu İnan ki elini oklara uzattığında kendimi kenara çektim ellerine ne kadar yalvardımsa başka bir ok alsın diye kulakları sağırdı duymadı. Ve sonunda elleri beni kendinin esiri etti. Rubab’ın hikayesi Ok kılıfından dışarı çıktığımda Yine gözlerim beyaz gerdanını gördü Kendimi ellerinden salmak istedim Ama beni öyle sert ve sıkı tutuyordu ki Hareket bile edemedim Beni yay kabzasına koydu Başımı zehir kabına soktuğu gün Aklıma geldi her üç uçta zehre bulandı Öyle bir zehir ki en güçlü pehlivanları bile yere serer Diz çöktü. Ali esğer yoktu Beni geri çekti Gücü yettiği yere kadar Gözlerimi kapatmıştım Ama nereyi nişan aldığını biliyordum Beyaz gerdanını Zannedersem meleklerde Gözlerini kapatmıştı Yer yarılmak istiyordu Sert ellerinden kaçmak istedim Ama gücüm yoktu Nefes almıyordu Elleri biraz bile titresin istemiyordu Güya kalbine bile bir anlık dur emri vermiş diki Birazcık bile hata olmasın
Rubab’ın hikayesi Nişan almıştı Beyaz gerdanı Bir an gözlerimi açtım Hatta biraz bile hedefi şaşmamıştı Babasının gözleri Oğlunun gözlerine dalmıştı Gözleri ,Birbirlerinin gözleriyle konuşuyordu Yüzü gülden narin oğlan Babasının susuzluktan kuruyan dudaklarını bekliyordu Keşke orda belimden kırılsaydım Ve yere düşseydim!
Ali esğer yoktu Ellerinin baskısını azalttı Fırlatmak istediği belliydi Babası oğlunun bakışlarında erimişti Beni fırlattı Havayı yararak ilerliyordum Neden inanmıyorsun ki böyle ilerlemek istemiyordum? Her zerrenin yanından geçtiğimde İnlediklerini duyuyordum Yaşanacak hadisenin acısından Nale ediyorlardı.
Rubab’ın hikayesi Baba eğildi Oğlunun beklentisini yerine getirmek için. Aslını isterseniz Birazcık da olsa istedim Onun nişan aldığı hedeften kaymayı Beyaz gerdan son menzilim olmasın diye. Ona yaklaştığımda Emin oldum ki ben ve beyaz gerdan Birbirimize hiç yakışmıyorduk.
Ali esğer yoktu Babasının dudakları daha oğlunun yüzüne varmamıştı. Gözlerimi kapattım. Bir nefeste gözlerim açıldı Gördüm oğlan titredi. Baba eğildi. Oğlan sakinleşti Baba yandı Ve kerbelanın en büyük hadisesine Ali esğer(as) kahramanlık yaptı
Rubab’ın hikayesi Esğer’im! Kahraman askerim! Canını hüseyn(as)’nin avuçlarına koyan! Ne güzel savaştın! Ve ne güzel canını teslim ettin! Acaba Senden başka hüseyn(as)’in kucağında şehit olan var mı? Hüseyn(as)’in elleri kıyamet cennetinin sütunlarıdır Sen can vermeden önce cennette yerini aldın Kimse senin gibi savaşmadı.
Ali esğer yoktu Oğlum! İnce gerdanının kanının parlaklığı Hüseyn(as)’in hakkaniyet yolunu öyle bir aydınlattı ki Artık hakkı tanımama bahanesi Kimsenin düşüncesinden geçmesin Sen savaştın ki kimse sanmasın Haktan bir zerre hüseyn(as)’in evinden başka bir yerde bulunacak.
Rubab’ın hikayesi Ben biliyorum eğer senin kanından bir damla bile yere düşseydi Yer onları yutardı Ve ne Mihriban hüseyn(as)ki Ellerini boğazının altına tuttu Ve senin kanın ey tarihin en mazlum şehidi! Babanın avuçlarına döküldü Baban senin kanını göğe serpti ve o kandan bir damla bile yeri renklendirmedi.1
1.el lehuf ela getlil tefuf \sayfa 117.
Ali esğer yoktu Şehitliğin kutlu olsun esğerim! Madem artık hüseyn(as)’in aşiyan kollarından Allah’ın cennetine kanatlanıp uçtun Ve peygamberin eteğine kondun Anneni de hatırla. Annenin hiçbir anı Seni anmadan son bulmuyor Ve biliyorum ki şimdi Meleklerin arasında Elden ele geziyorsun Ama meleklerin her birine varınca Deki küle dönmüş annem rubab’ın kalbine Dua edin ki benim yokluğumun acısına dayanamıyor.
Rubab’ın hikayesi Esğer’im! Doğrusu sen gittiğinde Nefes alma gücü benden alındı Ama babandan dilinden dökülen cümle kalbimi sakinleştirdi. Baban senin kanını göğe serperken Şöyle dedi: ((başıma belalardan yağan herşeyden daha kolay; Zira ki Allah’ın gözleri önündedir))1