0
Thursday 18 September 2014 - 20:55
Türkçe

Ali esğer yoktu

Story Code : 410367
Ali esğer yoktu
Ali esğer yoktu
MUKADDEME YERİNE

Ali esğer yoktu
Küçükmüydü?

Hayır,değildi
Hepimizin aklını üstüstede koysalar
Yine de azametini idrak edebilme kapasitemiz yoktur
Konuşacak dili yokmuydu?
Vardı.
Ben kerbeladayken
Onun dilinden daha iyi anlatabilen bir dil görmedim
Ne zarif ,ne güzel hüseyn(as)’in mesajını aleme duyurdu

Güçsüzmüydü?
Hayır, güçlüydü ki en iyi okçuyu onunla karşılaşmaya
Savaş meydanına gönderdiler
Yürümeye gücü yokmuydu?
Vardı.
Eğer gücü olmasaydı nasıl hala
bize öncülük ediyor?
Çocukmuydu?
Hayır, büyükler bile onun karşısında
Küçüklük bile değil
Hiçlik hissediyorlar

Peki kimdi?
Ali’miydi?

Esğer,ne küçüklük unvanı,
Nede çocukluk nişanıydı.
Ona esğer dediler
Çünkü bu alemde kalma zamanı
Kerbeladakilerin hepsinden daha azdı

Muhsin ABBAS VELEDİ
Ekim 2013

Kurban bayramı 1434

RUBAB’IN HİKAYESİ

RUBAB’IN HİKAYESİ
Dünyaya geldiğinde bilmiyordumki
Oniki aylık yılın sadece altı ayını
Senin varlığından feyz alacağım
Ne kadar zevklisin esğer!
Deden Ali’nin ayını
Bu dünyaya gelmek için seçtin
Ve ne bahtiyardır recep ayı ki,
Murtaza Ali ve Ali esğer’in
Doğum günleri içinde yer edinmiştir.

Ali esğer yoktu
senin bu alemdeki altı aylık varlığın
bir ömür kadar
bereket verdi dünyaya
ey annesinin gönül meyvesi!
Dünyaya geldiğin zaman
İlk gözlerim gözlerine düğümlendiğinde
Öyle bir gün geleceğini bilemezdim ki
Kapanmış gözlerini izleyeceğim

Rubab’ın hikayesi
Senin kapalı gözlerin
Her zaman bana huzur verirdi
Ama , çocuğun huzurlu uyuması
Annenin içindeki denizlerin dalgalarını durgunlaştırır
Ama annesinin bir tanesi!
Uyanmak yoksa eğer o uykunun sonunda
Dünyayı ateş sarıyor ki vücudumun her zerresini
Hayatımın an be anında yakıp kavuruyor.
Keşke insanlar gittiğinde
Hatıralarıda yok olabilseydi!
Keşke hiçbir zaman bana gülümsemeseydin!
Gülen yüzünün yüreğimi dağlayan hatırası beni böyle yakmazdı

Ali esğer yoktu
belki insanlar beni musibete uğramış
hayallere dalmış sanıyorlar
ama bırakta anlatayım herkes bilsin
gülümsediğin zaman
gökyüzü gülerdi
ve ben görürdüm gökyüzünün gülüşünü
gülücük seslerin yükseldiğinde
melekler şehrini heyecanla dolar taşardı
gülüşlerin bittiğinde bile
melekler alemindeki heyecan tufanı
daha dinmemişti bile

Rubab’ın hikayesi
Esğer’im deden dedi:
((bebeklerin ağlaması lailahe illallah dır)) 1
Ben senin ağlamalarını
Sadece bu söze içim hoş eder
Katlanırdım
Hıçkıra hıçkıra ağlamaların dik duran dağları eğerdi
Hiç olurmuydu ağlamalarını duyup ta nefes almak?
Bu ,lailahe illallah melodisi senin ağlamalarındı ki
Zelzele boğazına tıkanmış yeryüzünü sakinleştirirdi
Keşke anlayabilseydim
Yezid ordusunun yüreğinin ne mal olduğunu ki
Senin ağlamalarını duymadılar
Ve yüreklerine bir iz bile bırakmadı

1.vesailul şie\cilt 21\sayfa447

Ali esğer yoktu
Derler ki anne , bebeğini emzirdiğinde
Canının öz ünü
Ona veriyor
Ama ben seni emzirdiğimde
Hissederdim ki emdiğin her yudumla
Bana yeniden can veriyorsun
Eyer kerbelada binlerce kez öldüm ve sağ kaldımsa
Sana o altı ay süt verdiğimde
Binlerce kez senden canıma can aldığımdan
Süt ağzına dolduğunda
Ve ondan birazı
Ağzının kenarından dışarı döküldüğünde
Her bir zerresini melekler teberrük için
Gök ehli aleminde paylaştırırlardı

Rubab’ın hikayesi
Esğer’im istiyorum seninle
Kerbelayı tekrar edeyim
Her ne kadar kerbelayı tekrar etmek
Benim için
Can vermek hükmünde de olsa
Senden aldığım canlarla
Bir ömür defalarca can verebilirim

Ali esğer yoktu
Yavrum!
Yezid islam adına
Müslüman cemaatin hükümdarlık tahtına kuruldu
O susuzluğunu şarapla gideriyordu
Ve yanında maymun oturtuyordu
Ve babasının intikamını
Pergambere(sav) okuduğu kafirce şiirlerle alıyordu
Oturup kalktığı dostları şarap içen ve haram yiyenlerdi ki
İçlerinde bedir ve huneyn savaşından kalma kinleri vardı
Kadeh kadeh şaraplar
İçlerindeki eski kinleri silmeye yetmiyordu

Rubab’ın hikayesi
Oğlum!
Bu hile pazarında
Din
Hükümdarlığın ticaret sermayesiydi
Kimsede feryat etme cesareti yoktu
Herkes dört elle hayatlarına sarılmış
Dinlerini parça parça etmişlerdi
Ve vicdanlarını
Dünyanın ayakları önünde kurban ediyorlardı
Yezit hükümdarlığında zelil olmak
O cemaat için
Feryat etmek ve can vermekten daha kolaydı

Ali esğer yoktu
Esğer’im!
Onların hayata bakışı
Nefes almak ve el kol sallamaktan ibaretti
Ve ölüm ,sine hapsindeki kalp atışının durmasıydı.
Ama babanın hayatı anlatmasıyla
Bunların hayat adına gönül bağladıkları şey,
Yerden yedi kat göğe kadar farklıydı
Hüseyn’in(as) bakışından
Yezidin bayrağı altında nefes almak
Tekrar tekrar ölmekti
Ve yezidle savaşarak ölmek
Hakiki hayattı.

Rubab’ın hikayesi
Hüseyn (as) hayatı ölümsüzlüğe (ebediyete) bağlamıştı
Ve bunlar hayatı alıp verdikleri
Nefesle özetleyip yorumladılar
Hüseyn (as)’in hayatı onların ölüm dedikleri şeyle
Başlıyordu
Ve ölüm hüseyn(as) nazarında hayat başlangıcıyken
Onların bakışında hayatın üzerine çizilmiş iptal çizgisiydi
Hüseyn(as)’in hayatı
Gökyüzünde kök salmıştı
Onlarsa gökyüzüne yabancıydı
Ve onlar için yaşanacak tek yer
Yeryüzüydü

Ali esğer yoktu
Baban insanları hayata davet ediyordu
Ve onlar babanın yolunun ölümle sonlandığını görüyorlardı
Hüseyn(as) hayatı kulluk etmenin başka bir anlamı bilirdi
Ve onlar para için kölelik yaparlardı
Her gün köleliklerine yorumlar uydururlardı ki
Günlük yaşam döngülerine kimse karışmasın

Rubab’ın hikayesi
Esğer’im!
Şimdi anladın mı neden yezidiler
Arap oldukları halde
Babanın dilini anlamıyorlardı?
Baban feryat ettiği zaman
Onu yabancı gösterdiler
Hüseyn (as)hidayetten konuşurdu
Ama onlar babanı isyankar saydılar
Çünkü insanlar artık rahat yaşamaktan başka
Hiç bir şey düşünmüyorlardı
Rahat uykularına engel olan herkesi
Mufsidu filerz 1 sayarlar
Ve kanını dökmeyi helal ederlerdi

1.mufsidu filerz : yeryüzünde fesat eden

Ali esğer yoktu
Baban onların uykusuna engelmiydi oğlum !
Uyumak insanlara bağımlılık yapmış adeta canlarıydı oğlum
Baban onlardan canlarını istiyordu
Ve onlar Allah’a bile canlarını vermezlerdi
Ve sıfatlar yer değiştiğinde
böyle olurdu :
Muslih ,mufsid olurdu
Ölümü hayat olarak adlandırır
Ve yaşayan ölü sayılırdı

Rubab’ın hikayesi
Esğerim !
Medine’den yola çıktığımızdan beri
Ta kerbelaya kadar
Kalp atış seslerin
Kalp atışımın devamı gibiydi
Doğrudur çocuk kalbi hızlı atar
Tıpkı bir serçe gibi
Ve büyüklerin kalbi daha yavaş atar
Ama inan ki
Annenin kalbi sesi
Senin kalbinle aynı hızda atıyordu
Mekke’deyken baban
Haccı temettüyü umreyle değiştirdiğinde
Burnuma kan kokuları geliyordu

Ali esğer yoktu
Mekke’den kerbelaya kadar senin boğazın
Anneye farklı parlıyordu
Ben şimdiye kadar elime kılıç almadım
Kılıçla savaşmayı da bilmem
Neden bilmiyorum Mekke’den çıktığımızda
Seni her kucağıma aldığımda
Elimde kılıç varmış gibi hissettim
Ninni söyleyip salladığımda
Coşkulu bir kılıç temrini yapıyormuş gibiydim

Rubab’ın hikayesi
Mekke’den çıktıktan sonra
Senin yanında erkek gibi hissediyordum
Artık kendimi kerbela kafilesindeki bir kadın gibi görmüyordum
En iyi silahlarda donanmış bir asker gibi görüyordum ki
Kafiledeki hiçbir erkekte yoktu
Garip bir histi annem!
Hem seviyordum hem korkuyordum ondan
Kendimi babanın askerlerinin safında gördüğümde
Kanatlanıp göğün yedi katına uçuyordum
Ve senin zayıf ve narin bedenini kılıç gibi gördüğümde ki
Düşmanın kana susamış kılıçlarıyla teke tek savaştığını
Kahrımdan erirdim
Yerin içine girmek isterdim

Ali esğer yoktu
Mekke’den kerbelaya giderken günler çok hızlı geçiyordu
Çocuksu gülüşlerinin tatlılığı
Benim için yüzlerce kat fazlalaşmıştı
Gözlerini açık gördüğüm her an
Benim için bir ömür yetecek kadar
Ganimet olmuştu
Esğer’im!
Kerbelanın kokusu burnuma geldiğinde
Ayrılık kokusunu hissettim
Kerbelaya vardık ve
Çadırlar birbirinin ardına
Dikildi
Savaş borazanının sesi
Feleğin kulaklarını sağır etmişti

Rubab’ın hikayesi
Keşke yezidin ordusunda biri çıkıbta
Babanın günahının ne olduğunu söyleseydi
Babanın günahı neydi?
O Muhammed(sav)’in dinini yaşatmak istemiyormuydu?
Yoksa babanın karşısındaki insanlar kendilerini
Muhammed(sav) islamını kabul eden Müslümanlar olarak görmüyormuydu?
Yoksa bunlar duymadılarmıki Allah’ın resulü
Babanı kendisinden ve kendisini babandan saydı buyurdu ki:
“huseyn u minniy ve ena min huseyn” 1

1.hüseyin bendendir ve ben hüseyin’denim
kamil el ziyarat/sayfa 52


Ali esğer yokdu
Yoksa Muhammed “sav ”değilmiydi ki
Baban ve amcanı cennet gençlerinin ağaları olarak adlandırdı? 1
Bu insanlar nasıl yezidin emrine kulak veripde
İnançlarını kalplerinden sildiler?
Babanın günahı neydi?
Yoksa baban bu insanlara hükümdarlık mı yapmak istiyordu?
Bu insanların fikirleri ne kadarda kısa kalmış!
Birazcık düşünmek ne kadar sermaye istiyor
Bunlar böyle ondan kaçıyorlar?
Bunlara anlatacak kimse yokmu ki
Göklerin hükümdarlığı onun elindeyken
Neden o insanlara hükm etmek istesinki
Allah’ları dinarlarıdır
Ve kıbleleri yezidin sarayı?!

1.men la yehzere el fegiyeh \cilt 4 \sayfa 179

Rubab’ın hikayesi

Sizin gibi insanlara hükm etmek
Çok mu değerliki hüseyn(as)gibi bir aziz onun peşinde olsun?
O eğer hükümdarlık peşinde bile olsa
Bunun nedeni
Adalete susamış hak peşinde olmasıdır
Hüseyn(as) Ali(as) mektebinin talebesidir
O Ali(as) ki hepinizin dünyasını toplasalar onun için
Keçinin burnunun suyu kadar bile değeri yoktu
Hüseyn(as) hakkında ne düşünüyorsunuz?!
Hükümdarlık Hüseyn(as) için zahmetti
Eğer ilahi emir adil hükümdarlık için olmasaydı
Bir an bile hükmetmeyi düşünmezdi

Ali esğer yoktu
Hüseyn(as)’in günahı neydi?
O yezide karşı durmuştu
Yoksa bu günahmı?
Yezid o ümmete hükm ediyodu ki
Peygamberi Muhammed (sav) di
Muhammed (sav) koyun derisinin üstüne otururdu
Ve yezid mücevherlerle kaplı tahtına kuruluyor
Muhammed (sav)kille kaplı evde yaşardı
Ve yezid felek vurmuş bir sarayda nefes alıyor

Rubab’ın hikayesi
Muhammed (sav) ekmekle tuz yerdi
Ve yezidin rengarenk sofrasını
Sabah öğle akşam
Sermek için hizmetçiler gerek
Muhammed (sav)semersiz katıra binerdi
Ama yezidin atının semerindeki mücevherlerle
Onlarca at satın alınabilirdi
Muhammed (sav)kendi elleriyle süt sağar içerdi
Yezidde kendi elleriyle şarap doldurup içerdi
Muhammed (sav)fakirlerle oturur kalkardı
Ve yezid fakirlikten habersiz ,dergahına bile fakir kabul etmezdi
Muhammed (sav)çocukları sırtına alırdı
Yezidse omzuna maymun koyardı

Ali esğer yoktu
Muhammed (sav)geceleri sabahlara kadar ibadet ederdi
Yezid geceleri sabahlara kadar eğlenceler düzenlerdi
Muhammed (sav)’ in maksadı tohiddi
Ve yezid kafirce şiirler okurdu
Peygamberle hükümdarları arasında nasıl bir benzerlik gördüler de
Böyle peygamber yadigarından gönül kestiler
Ve karşısında saf tuttular?

Rubab’ın hikayesi
Esğer’im!
Kerbelada yezidin hunhar cemaatini gördükten sonra
Korkuyordum ki bunlar
Tarihi öyle bir değiştirirler ki
Dünya var oldukça
Babanı harici (yabancı) bilsinler
Harici ne demek biliyormusun?
Hak olan imamın aleyhine isyan eden demek
Yezidi hak olan imam bilip
Hüseyni(as) isyankar ,eyvah bu musibete

Ali esğer yoktu
Bir şeyler yapmak zorundaydık
Her birimiz bir yükü sırtlanmak zorundaydık ki
Tarih
Yolunu kerbelada kaybetmesin
Bunlar ki vücutlarının her zerresi haram lokmayla gelişmiş
Boğazlarından ve şehvetten başka Allah’ları yoktu
Hiçbir yalan ve iftiradan çekinmezlerdi
Esğer’im!
Bir şeyler yapmak zorundaydık
Herkes kendi payına düşeni

Rubab’ın hikayesi
Baban atının üzerine bindi
Düşman ordusuna dönerek söze başladı
Babanın ses tonu öyle iç yakıcıydı ki
Heymelere ateş düşürdü
Herkes inliyordu
Hüzün tozu sarmış yüzlerine
Göz yaşları akıyordu

Ali esğer yoktu
Baban diyordu:
((cemaat !,sözlerime kulak verin ,ve savaşmak için acele etmeyin))1
Ben babanı tanıyordum ve biliyordum ki
Şehadet kucağı ona
Çocuk için Anne kucağından
Daha sıcaktır
Ama baban omzunda bir yük görüyordu
Hem de bu cahil hunhar cemaat karşısında
Bundan daha fazla keramet olur mu? ki
Hüseyin (as) kendini bu cemaate borçlu bilip
Onların hakkı altında görüyordu

1.el irşard fiy muarif hucecullah eli el ibad \cilt 2\sayfa 97

Rubab’ın hikayesi
Baban buyurdu:
((sizin hakkınız benim boynumadır ve bana vaciptir ki
Size nasihat edip uyarayım))1
Babanın kalbi gül yaprağından bile inceydi oğlum!
Bizim ağlamalarımız onu mahvediyordu
Konuşmasına başlamadan önce
Kardeşi Abbas’ı(as) ve ağabeyin Ali Ekber’i(as)
Heymelere ehli haremi sakinleştirmeye yolladı
Baban kardeşine ve ağabeyine dedi ki:
((kendi canıma ant olsun ki bundan sonra
Çok ağlayacaklar))2

1.heman
2.gisse kerbela \sayfa 260


Ali Esğer yoktu
Abbas’ın(as) çehresinin güneşi heymelere doğduğunda
Ali Ekber(as)in adımları heymelere vardığında
Hepimiz sakinleştik
Ama ne sakinleşmek?!
Baban sakin olmamız için emir vermiş olmasaydı
Herkese feryat etmeleri için emir verirdim ki
Babanın sesini kimse duymasın diye
Babanın sözlerinin her kelimesi
Patlayan volkan gibi İçimize akıyor
Kırılmış kalplerimizi yakıp
küle çeviriyordu

Rubab’ın hikayesi
Baban diyordu:
((ey millet! Hafızalarınızı gaflet ve cahillik kayalarının
altından çıkarın ve bakın ben kimim
kendinize gelin
kendinize sorun ve kendinizi yargılayın
ve bakın acaba bana hürmetsizlik etmek ve beni öldürmek
bana Revamıdır ))1

1.el irşad fiy meruf hucecellah elel ibad \cilt 2\sayfa97

Ali esğer yoktu
Esğerim!
Ben babanı tanıdığım için bu sözler asla
Yalvarmanın kokusunu bile içermiyordu
Baban Allah a kavuşmak için; üstelik
Kanlı bedenle, saniyeleri sayıyordu
Ama eğer bu sözleri dile getirseydi
Arzuluyordu ki; hatta eğer bir kişiyi
Allah’ın azabının ateşinden dışarı çekebilsin

Rubab’ın hikayesi
Kimse ondan daha iyi Allah’ı tanımıyordu
O iyi biliyordu ki eğer bu cemaatin eli
Peygamberin torununun kanına bulanırsa
Allah Allah oldukça ki her zaman Allah var olacak
Bu insanların evi cehennemdir ki
Ateşi Allah’ın azabının alevidir
Keşke o cemaatten birisi bile
Bu hakikati anlayabilseydi.

Ali esğer yoktu

Yezid ordusunun kalpleri ölmüş askerleri
Babanı tanıyorlardı
Ama baban yine de kelimeleri
İlahi nefesiyle birleştirerek kendisini tanıtmaya başladı:
((ben sizin peygamberinizin kızının oğlu değil miyim?
Yoksa bu karşısında durduğunuz
Ali’nin oğlu Hüseyn(as)Muhammed(sav)’in vasisi değil mi?
Hamza’yı ki tanıyorsunuz?
Şehitlerin seyyidi
O ki gurbette yalnızlığın en zor anında bile
peygamberinizin arkasındaydı.
Yoksa Hamza benim amcam değil mi?

Rubab’ın hikayesi
Cafer tayyar da yeryüzünde ve gök de
İnsanlar ve melekler arasında şöhret sahibidir
O ki Allah iki keramet kanadı ona hediye etti
Cennette uçabilmesi için
Yoksa Cafer tayyar ,benim amcam değil mi?
Yoksa siz bilmiyormusunuz peygamberiniz
Benim ve ağabeyim hakkında ne dedi?
Yoksa ((hasan ve hüseyn (as)cennet gençlerinin efendileridir))
Muhammed(sav)’in sözleri değilmi?))1

1.heman

Ali esğer yoktu
Nazlı gülüm!
Bu hutbenin her cümlesiyle
Biz ölüp, ölüp diriliyorduk
Ve o arada babanın dilinden öyle bir söz döküldü ki
kalbime bastığı dağ hala
İçimde ağrımakta
Baban dedi ,hemde nasıl yakıcı söyledi:
((eğer sözlerime inanmıyorsanız
Ve konuşmamdaki sadakatten şüpheliyseniz
Birincisi bilin ki… Allah’a yemin ederim ki
Allah’ın yalancıları düşmanı gördüğünü
Bildiğimden beri
Asla yalan söz söylemedim))1

1.heman

Rubab’ın hikayesi
O ((birincisi bilin ki………))
Demesiyle içimize ateş düşürdü
İçimden dedim
Hüseyn! Yeter artık ne olur
(( ikincisi de…………..))diye devam etme
Yada bırak feryat edelim ama o
Ciğer yakan sözleri duymayalım
Ama baban sözlerine devam etti:
((ikincisi de bilin ki… eğer sözlerime inanmıyorsanız
aranızda doğruluk ve dürüstlükleriyle meşhur
insanlar var ki benim sözlerimi onaylayacaklardır.

Ali esğer yoktu
Cabir ibni Abdullah dan
Ebu seid i khederiden
Sehl ibni seed saidi den
Zeyd ibni ergem
Ve enes ibni malik den sorun
Size peygamberden anlattıklarımı
Tekrar anlatsınlar da
Sözlerimin doğruluğu sizlere ispatlansın
Yoksa bu tanıklar ve kanıtlar
Benim kanımı dökmenizi engellemez mi?))1

1.heman

Rubab’ın hikayesi
Esğer’im!
Zaman ne kadar boşa yol kat etmiş olmalı ki
İmam sözünün ispatı için bir zamanlar
Arkasında saf tutana tevessül etsin?
Bu ne kadar mazlumluk dur!?
Cabir ibni Abdullahlar
Eğer sadakatten bir renk almışlarsa
Bunun nedeni vücutlarını babanın muhabbet
Deryasına daldırdıkları içindir.
Ama şimdi baban sözlerinin yalan
Olmadığının ispatı için cabirleri öne sürmektedir

Ali esğer yoktu
oğlum!
Onlar babanın sözüne inanmadılar ve
Baban nesline dönerek dedi:
((yoksa siz bundan da şüphe ediyorsunuz ki
Ben sizin peygamberinizin kızının oğluyum?
Allah’a yemin ederim ki bu dünyanın doğusundan
Batısına kadar hiçbir yerde benden başka
Peygamber kızının çocuğu yaşamamaktadır
Vay sizlere!
Yoksa hüseyn sizlerden birini mi öldürdü ki
Onun kan hakkını benden istiyorsunuz?
Yoksa mallarınızımı heba ettim
Veya boynumda kısas hükmü varda
onumu talep ediyorsunuz?))1

1.heman\sayfa98

Rubab’ın hikayesi
Herkes sessizdi
Kimse konuşmuyordu
Konuşacak söz yoktu
Bu dünya vurmuş cemaatin içinde kufelilerde vardı ki
Kendileri mektuplarında yalvarıyor ve
İmamın Medine’den kufeye gelmelerini istiyorlardı
Baban cemaatin sessizliği karşısında
Feryat etti:
((ey şebes ibni rebeyi! Ey hucar ibni ebcer!
Ey geys ibni eşes! Ey yezid ibni haris!
Yoksa siz bana mektup yazmadınız mı?
Meyveler olgunlaştı ve topraklar yeşerdi
Eğer gelirsen
Tam teşekkürlü bir ordu hizmetinde….?))1

1.heman.

Ali esğer yoktu
o arada kufelilerden biri seslendi:
((biz ne diyorsun bilmiyoruz!
Ama eğer amca oğlunun emriyle teslim olursan
İyilikten başka bir şey görmeyeceksin))
Ben bilmiyordum ,neden bu cahil insanlar
Kendilerini gaflete salmış ve
Unutmuşlardı ki
Hüseyn(as)dikenler üstünde sürünür
Ama asla kendini zillete düşürmezdi.
Bu iki kelime
Hüseyin (as) ve zillet
Birbirine ters yönde giden iki çizgi gibiydi ki
Kıyamete kadar gitseler de
Bu alemin hiçbir yerinde asla birbirine yaklaşmazlar

Rubab’ın hikayesi
Babanda her zamanki gibi
Ne iyi o kufelinin cevabını verdi:
((hayır ,Allah’a ant olsun ki elimi
Zelil ve aşağılık insanlar gibi
Sizin elinize koymayacağım
Ve sizin karşınızdan
Köleler gibi kaçmayacağım))1
Eğer bu cemaat taş olsaydı
Hüseyn(as)’in kelamının her harfiyle
Zerre zerre olurdu
Taştan daha katı ne var ki
Bunları ona benzeteyim?

1.heman.

Ali esğer yoktu
Esğer’im!
Bu cemaat ,o kadar haram yiyenlerdi ki
Hüseyn(as)’i katletme hayasızlığı
Onlar için iftihardı
Dünyevi kulakları
Babanın semavi sesini duymuyordu
benim içinki babana gönül bağlamıştım
saatler saniyeler kadar hızlı geçiyordu
düşman ordusu hazırlanıyordu
onlar emir almışlardı ki
hüseyn(as)’i inci gibi
ele geçireceklerdi

Rubab’ın hikayesi
Ömer seed
Kine ve adavet okunu
Taş kesmiş kalbinin ve tıkanmış boğazının
Yay kabzasına koydu ve
Düşmanlıkla dolu kalbinden güç alan eliyle
Yayı gerdirerek çekti
Ve şeytanın emriyle ki onun Allah’ıydı
Oku fırlattı ve haykırdı:
((hepiniz şahit olun ki
Hüseynilere ilk oku fırlatan kişi bendim)).
O andan itibaren
Kerbela kan rengi aldı esğer!

Ali esğer yokdu
Oğlum!
Bırak masalın burasından
Döneyim ve kendimi heymegaha bırakayım
Ve anlatayım gitmenin hikayesini .
Hayallerle hoşnut olalım.
Sakin ol esğerim!
Gönlümün meyvesi!
Amcan Abbas(as)’ın cesurca dün akşam
Heymelere getirdiği su tükendi annem!

Rubab’ın hikayesi
Ağlama benim huzurum!
Sakin ol Allah’ın azizi!
Babanın kalbi dostlarının şehadetlerinin yarasından
Parça parça olmuş
Gözyaşlarının tuzu, babanın yaralarını daha çok yakıyor azizim!
Çırpınma tatlı küçüğüm!
Habib ibni mezahir ve Müslüm ibni evsecenin acısı
Babanın ömründen ömür aldı
Ben babanı tanıyordum
Ve biliyordumki o muhabbet dağıydı
Hıçkırarak ağlamaların
Dizlerini titretiyordu

Ali esğer yoktu
Ali can ! oraya bak
O Ali Ekber(as) babanın karşısında
Nasılda edepli duruyor ve konuşuyor
Sessiz ol da dinleyeyim
Aşık ve maşukunun sözlerini.
Hayır ,feryat et! yüksek daha yüksek sesle esğer’im!
Ekber (as) savaş meydanına çıkmak için izin istiyor
Ve baban hiç beklemeden izin veriyor
Hüseyn(as)’in kalbinin düğümü Ekber(as)’in aşkının iplerine
Bağlı olmasıyla meşhur dur sema ehlinde
Eğer Ekber kanatlanıp uçarsa
Kırılır hüseyn(as)’in kanadı kolu.

Rubab’ın hikayesi
Oğlum!
Bak! Başını öne eğmiş.
İnciden gözyaşları
Cennetlik yüzünü süslemiş
Bu damlaların her biri, sel gibi
Alemi sular altına götürüyor
Allah ne kadar Mihriban ki ,hala bu cemaate
Nefes almaları için mühlet vermiş.

Ali esğer yoktu
Hüseyn(as)’in gözyaşları melekler diyarını
Birbirine kattı esğer’im!
Eğer Allah’ın lütfu rahmeti olmasaydı
Hüseyn(as)’in yere damlayan ilk göz yaşıyla
Ruhlarımız gökyüzüne uçardı.
Allah’ın kerbelada bize verdiği bu dayanma gücü
Öyle bir mucizedir ki; burnuna yaşam kokusu
Değen her kafiri bile
Müslüman eder.

Rubab’ın hikayesi
Kalk esğer’im!
Ağlama yeter artık.
Haremin kızları ve kadınları Ekber(as)’in etrafını sarmış
Kalk bizde ona yalvarmak için yanına gidelim
Herkes yalvarıyor: ((Ekber! savaş meydanına gitme!
Biz seni kaybetmeye dayanamayız Ekber!))1
Esğer’im!
Sen neden bir şey söylemiyorsun?
Sende yalvar!
Muhammed gözlü Ekber’in gözlerine yürek çalan bakışlarınla bak
Belki meydan a gitmekten vazgeçer.

1.megtel_elhuseyn mugerrem \sayfa237.

Ali esğer yoktu
Yalvarıp yakarmalar bir yere varmadı ve Ekber(as)meydana gitti.
Görüyor musun hüseyn(as) nasıl
Bakışlarının yaprağını yaşla dolu göz kasesine atmış
Ve bu kasedeki yaşları Ekber’in arkasına serpmekte?
Baban Ekber(as)’e mersiye okuyordu:
((Allah’ım! Sen bu millette bana şahit ol ki
Allah’ın resulüne suratı ve sireti en çok benzeyendi
Peygamberi görme özlemi
İçimizi yaktığında
Ekber’e(as) bakmaktı ki özlemimizi gideriyordu))1

1.el lehuf ela getlil tufuf \sayfa 113.

Rubab’ın hikayesi
Gel heymeye geri dönelim esğer’im!
Sakin ol
Su yok
Sütüm yok
Heymenin hali havası ateş almış Ekber’in yokluğundan
Sende çocuksu iniltilerinle
Ateş üstüne ateş olma annem!

Ali esğer yoktu
Tatlı yavrum!
Ekber’(as)in acısını anlatmaya benim gücüm yok
Bu kadarını bil ki Ekber (as) gitti
Ve hüseyn(as)‘i öyle dağladı ki
Yerin göğün içini hala yakmakta .
Ekber (as) gitti
Ama susuz dudaklarla gitti
Ve bu yani esğer’im!
Su bekleme.

Rubab’ın hikayesi
Haşimiler biri diğeri ardına
Meydana gidiyorlar ama geri gelmiyorlar ve
Geri getiriliyorlardı
Anlar babanın yalnızlığının dostu olmuş
Her an
Baban bir öncesinden daha da yalnız
Dün gece yarların sesi, kuran rengi almıştı
Bu gün naaşları kerbelayı kan rengine buladı
Baş bedenden ayrı yerde yatanlar dün heybetli boylarıyla dimdik
Hüseyn(as)’in heymesini koruyan bekçilerdi
Ve bugün hüseyn(as) bakışlarıyla kanla süslenmiş naaşlarıyla
Anbean konuşuyor.

Ali Esğer yoktu
Nasıl gurbet! ne zor yalnızlık ki
Ağırlığı göğün boynunu büküyor!
Babanın gözü önünde sıralanmış naaşlar
Yaradan’ın dürdaneleriler ki tane tane
Canan a can verdiler
Ve dosta doğru kanat açtılar uçtular
Oğlum!
Dayan ,belki su gelir
Amcan meydana çıkmak kastında
Baban meydana çıkmasına izin verdi
Hem de dudağımın yanından tebessüm
Geçirecek kelamla
Baban amcana buyurdu:
((git; ama bu çocuklara su getir))1

1.megtel el huseyn mugerrem \sayfa 237.

Rubab’ın hikayesi
Doğrumu duydum esğer!
İnan ki doğru duydum.
Doğru duyduğumun kanıtı
Amcanın yanındaki meşkdir1
Sen emin ol ki amcanın sırtında boş giden meşk
Boş geri dönmeyecek

Meşk :içine su doldurulan kap ,matara

Ali esğer yoktu
Esğer’im ağlama!
Ağlamak yerine gel beraber dua edelim ki
Amcan su dolu meşkle çabuk dönsün
Annesinin canı ! küçük ellerini göğe doğru kaldır
Her dua ettiğimde amin de
Nazlı yavrum!
Ellerini kaldıramıyormusun?
Susuzluk ateşi güçsüz mü düşürdü?
Tüm gücünü hıçkırarak ağlamaya mı harcadın?
Olsun ben ellerini tutup göğe kaldırırım.
Ağlamalarını dualarıma amin sayarım.

Rubab’ın hikayesi
Allah’ım!
Esğer(as)’in ağlamaları
Bana yalvarmasından
Oğlum susuz
Küçük ciğeri yanıyor!
Siyah gözlerinin
Bakmaya hali yok
Allah’ım!
Abbas(as)’ın meşkini
Suyla doldur ki
Altı aylık askerim savaşacak gücü bulsun.

Ali esğer yoktu
Esğer’im amin de!
Ağlamalarınla
İnlemelerinle
Hıçkırmalarınla
Amin de, ama amin dedikten sonra sakinleş.
Annen dağ olsa
Dağ demirden olsa
Demir işlenmiş de olsa
Senin dayanılmaz inlemelerin karşısında
Erir su olur.

Rubab’ın hikayesi
Hayır, amin deme
yada, amin de
Ama bu duama esğer!
Allah’ım Hüseyn(as)’e güç ver ki
Abbas’(as)ın acısına dayanabilsin.
Amin de esğer’im!
Babanın boynu büküldü amcan Abbas(as)’ın acısından
Baban döndü
Ama amcan yerine
Onun acısını kendiyle getirdi
Baban yalnız kaldı oğlum!

Ali esğer yoktu
Esğer’im!
Artık kimse yok
Babanın( yok mu bana yar olacak kimse) sözüne
Cevap verecek
Şimdi senin sıran
Ki meydana sahip çıkasın
Hüseyn(as)’in büyük askeri !ayağa kalk!
Sen hüseyn(as)’in evladısın
Sen Fatime(sa)’nin soyundansın
Savaş usulünü biliyorsun
Fatime(sa)’nin evlatları bilirier ki
Nerde kiminle nasıl savaşılır.
Ayağa kalk ve savaşma hünerini aleme göster.

Rubab’ın hikayesi
Yoksa görmüyor musun baban
bir tek başına
düşmanla savaşmaya gitti?
Neden oturmuş ve huzursuzsun?
Baban, yorgun meydandan dönmüş
Ve seni istiyor ;ama neden halan zeyneb(sa)’den
Belki de bakışlarının susuz evladı için su bekleyen
Annenin gözlerine bakamadığı için ve………
Her ne ise kalsın.

Ali esğer yoktu
Ayağa kalk esğer! komutanın hüseyn(as) seni istiyor
Sen eğer savaş meydanına gidersen
Güya ben savaştım
Savaş feyzini annenden esirgeme!
Aferin annesinin hoş kokulu gülü ki
Halan zeyneb(sa)’in kucağına oturdun
Ve şimdi babanın elleri halanın ellerine uzanıyor.

Rubab’ın hikayesi
Ne yürek çalan ve dayanılmaz bir resim
Hüseyn(as)
Zeyneb(sa)
Esğer(as)
Kolları boş hüseyn(as)
Kollarında esğer zeyneb (sa)’in
Ve şimdi
Kolları boş zeyneb(sa)’in
Kollarında esğer var hüseyn(as)’in
Bakışları halsiz esğer(as)
çekingen bakışlarla baban

Ali esğer yoktu

Aferin annesinin kılıcı!
Nede güzel babanın kollarında sakinleştin!
Senin savaş meydanın burası; heymelerin yanı.
Düşmanlar seninle yakından
Savaşmaya cesaret edemiyorlar
O yüzden seninle uzaktan savaşmaya hazırlanıyorlar

Rubab’ın hikayesi

Biri en donanımlı okunu yayın kemanına taktı
Diz çöktü
Nişan aldı
Benim söyleyecek gücüm yok
Bırak bur dan sonrasını masalcı ok dan duyalım:
(( yıldız gibi
Gece vurmuş kerbelanın semasında parlıyordu.
Latif ve incecikti
Gül yaprağı gibi.
Boğazının beyazlığını diyorum
Hala bebek gibi kokuyordu.

Ali esğer yoktu
Ona baktığın zaman
Gözlerinin kıblesi oluyordu.
O sana baktığında
Ölmekle kalmak arasında kalıyordun
Büyük bir yürek istiyordu ki
Gözleri gözlerine baksın
Ama kalbin atmaktan durmasın.
Kucağına aldığında
Yanında nefes almak istersin
Ve arzu edersin ki
Keşke nefesin tek taraflı olsa
Aşağıdan yukarıya ki
Sadece koklayasın
Ve bir an bile burnun cennet kokusundan mahrum olmasın.

Rubab’ın hikayesi
Bebek kokusu
Cennet kokusuyla karıştığında
Çift kokulu iksir olurdu ki
Ölüyü bile diriltirdi
Güldüğü zaman
Yeryüzü sakinleşirdi
Ağladığı zaman
Arşı titretirdi
Açıklaması sonraya kalsın.
Gelin o parlak yıldıza dönelim
Gerdanı ak olanı diyorum
Şeytan gözlü
Ona baktığında
Tamah kıvılcımı aldı

Ali esğer yoktu
İnan ki elini oklara uzattığında
kendimi kenara çektim
ellerine ne kadar yalvardımsa
başka bir ok alsın diye
kulakları sağırdı duymadı.
Ve sonunda elleri beni kendinin esiri etti.

Rubab’ın hikayesi

Ok kılıfından dışarı çıktığımda
Yine gözlerim beyaz gerdanını gördü
Kendimi ellerinden salmak istedim
Ama beni öyle sert ve sıkı tutuyordu ki
Hareket bile edemedim
Beni yay kabzasına koydu
Başımı zehir kabına soktuğu gün
Aklıma geldi her üç uçta zehre bulandı
Öyle bir zehir ki en güçlü pehlivanları bile yere serer
Diz çöktü.

Ali esğer yoktu

Beni geri çekti
Gücü yettiği yere kadar
Gözlerimi kapatmıştım
Ama nereyi nişan aldığını biliyordum
Beyaz gerdanını
Zannedersem meleklerde
Gözlerini kapatmıştı
Yer yarılmak istiyordu
Sert ellerinden kaçmak istedim
Ama gücüm yoktu
Nefes almıyordu
Elleri biraz bile titresin istemiyordu
Güya kalbine bile bir anlık dur emri vermiş diki
Birazcık bile hata olmasın

Rubab’ın hikayesi
Nişan almıştı
Beyaz gerdanı
Bir an gözlerimi açtım
Hatta biraz bile hedefi şaşmamıştı
Babasının gözleri
Oğlunun gözlerine dalmıştı
Gözleri ,Birbirlerinin gözleriyle konuşuyordu
Yüzü gülden narin oğlan
Babasının susuzluktan kuruyan dudaklarını bekliyordu
Keşke orda belimden kırılsaydım
Ve yere düşseydim!

Ali esğer yoktu
Ellerinin baskısını azalttı
Fırlatmak istediği belliydi
Babası oğlunun bakışlarında erimişti
Beni fırlattı
Havayı yararak ilerliyordum
Neden inanmıyorsun ki böyle ilerlemek istemiyordum?
Her zerrenin yanından geçtiğimde
İnlediklerini duyuyordum
Yaşanacak hadisenin acısından
Nale ediyorlardı.

Rubab’ın hikayesi
Baba eğildi
Oğlunun beklentisini yerine getirmek için.
Aslını isterseniz
Birazcık da olsa istedim
Onun nişan aldığı hedeften kaymayı
Beyaz gerdan son menzilim olmasın diye.
Ona yaklaştığımda
Emin oldum ki ben ve beyaz gerdan
Birbirimize hiç yakışmıyorduk.

Ali esğer yoktu
Babasının dudakları daha oğlunun yüzüne varmamıştı.
Gözlerimi kapattım.
Bir nefeste gözlerim açıldı
Gördüm oğlan titredi.
Baba eğildi.
Oğlan sakinleşti
Baba yandı
Ve kerbelanın en büyük hadisesine
Ali esğer(as) kahramanlık yaptı

Rubab’ın hikayesi
Esğer’im!
Kahraman askerim!
Canını hüseyn(as)’nin avuçlarına koyan!
Ne güzel savaştın!
Ve ne güzel canını teslim ettin!
Acaba Senden başka hüseyn(as)’in kucağında şehit olan var mı?
Hüseyn(as)’in elleri kıyamet cennetinin sütunlarıdır
Sen can vermeden önce cennette yerini aldın
Kimse senin gibi savaşmadı.

Ali esğer yoktu
Oğlum!
İnce gerdanının kanının parlaklığı
Hüseyn(as)’in hakkaniyet yolunu öyle bir aydınlattı ki
Artık hakkı tanımama bahanesi
Kimsenin düşüncesinden geçmesin
Sen savaştın ki kimse sanmasın
Haktan bir zerre hüseyn(as)’in evinden başka bir yerde bulunacak.

Rubab’ın hikayesi
Ben biliyorum eğer senin kanından bir damla bile yere düşseydi
Yer onları yutardı
Ve ne Mihriban hüseyn(as)ki
Ellerini boğazının altına tuttu
Ve senin kanın ey tarihin en mazlum şehidi!
Babanın avuçlarına döküldü
Baban senin kanını göğe serpti
ve o kandan bir damla bile yeri renklendirmedi.1

1.el lehuf ela getlil tefuf \sayfa 117.

Ali esğer yoktu
Şehitliğin kutlu olsun esğerim!
Madem artık hüseyn(as)’in aşiyan kollarından
Allah’ın cennetine kanatlanıp uçtun
Ve peygamberin eteğine kondun
Anneni de hatırla.
Annenin hiçbir anı
Seni anmadan son bulmuyor
Ve biliyorum ki şimdi
Meleklerin arasında
Elden ele geziyorsun
Ama meleklerin her birine varınca
Deki küle dönmüş annem rubab’ın kalbine
Dua edin ki benim yokluğumun acısına dayanamıyor.

Rubab’ın hikayesi
Esğer’im!
Doğrusu sen gittiğinde
Nefes alma gücü benden alındı
Ama babandan dilinden dökülen cümle
kalbimi sakinleştirdi.
Baban senin kanını göğe serperken
Şöyle dedi:
((başıma belalardan yağan herşeyden daha kolay;
Zira ki Allah’ın gözleri önündedir))1

1.heman.

Islam times.org/az/
Source : Islamtimes
Comment